3 Temmuz 2010 Cumartesi

Felsefe Tarihi-1-


Felsefe tarihi üzerine düşüncelerimi dönem dönem incelemek üzere güzel bir yazı dizisine başlıyorum. Felsefenin gerekliliği ve önemini anlatarak konuya başlamak istemem ki bunu da tartışabilecek bir grup insan -mümin- de bu yazıları takip etmese de olur zaten... Ama unutmamalı düşünen insan sorgulayandır ve sorgulamak işin nerdeyse tamamıdır. Önemli olan doğru soruyu, doğru yerde sormak ve en doğru cevapla, konu birkez daha beynimizi yiyene kadar rafa kaldırmaktır... Haydi o zaman başlayalım...


Öncelikli olarak diyoruz ki:

MÜMİNLER BAŞKA KAPIYA! BANA İNANAN DEĞİL DÜŞÜNEN İNSAN GEREK...


1-YUNAN FELSEFESİNİN BAŞLANGICI

Birinci Dönem


M.Ö ...-600 arasını ele alacağımız bu dönemde insanlık henüz çocukluk çağını yaşıyordu. Ama erişkinlik dönemi aslında o kadar da uzak değildi. Bir çocuğun doğayı yorumlarken yaşadığı zaafiyetleri insanlık da aynı şekilde yaşamaktaydı... Bir çocuğun tahta atını gerçek sanması gibi insanlar da doğadaki birçok unsuru idealize ediyor; ışıklı hava(Zeus/Diaus), güneş ve sıcaklık(Apollon), fırtına ve bulutu (Athena) ile özdeşleştiriyorlardı. İşte bir çocuk gibi etrafını büyülü bir aleme çeviren insanlık idealize ettiği bu tanrılara yaşadıkları dünyanın da yaratıcıları gözüyle bakmaktaydılar...


Ama insanlık tarihi hızlı süreçlerden geçerken Antik Yunan topraklarında bazı ahlaki ve dini bilinç değerleri değişmeye başlıyordu...Dini fikirlerin değişmesi süreci ise maddiyattan maneviyata doğru olmuştur.Dini hislerin bu nitelikçe değişimi niceliksel bir değişimi de beraberinde getiriyor, politeizm basitliğe giderken monoteist yönde ilerlemeler yaşanıyordu. Ve yavaş yavaş tanrılara kafa tutmaya başlayan Yunan bilginleri felsefenin doğuşuna temel hazırlıyorlardı... İşte tarihin bu noktasında yine din-felsefe çatışmasını görüyoruz. Ama bu ilk savaşta dinin yenilgisi temel sebepler bakımından incelenirse eğer tam anlamıyla maddeleştirilen tanrıların, putların, heykellerin aslında insanlık tarafından yavaş yavaş kendi yaratıları olduklarına inanmaları sonucu ortaya çıkar.


İşte tarihin bu evresinde din fikrini bir kenara bırakarak doğaya dönen bilgeler oldu...Onlar tanrıların keyiflerinin üzerinde bir irade(anangke), değişmez bir adalet(dike), tanrısal bir kanun(theios nomos) bulunduğu fikrini ortaya attılar. İşte bu ilk itirazlarda bulunanlar Thalesler, Ksenophanes'ler, Phytagoras'lar basit ve ilkel biçimde yıldızları inceleyerek, bazı matematiksel çalışmalar yaparak, sayıların özelliklerine bakarak ama hepsinden önemlisi cisimlerin özü hakkında bazı basit bilgiler orataya attılar...Onlara bu isimleri vermek yerinde ise onlar ilk matematikçiler, ilk tabiat bilginleri, ilk astronomlar, ilk filozoflar... Bu amcalara çok şey borçluyuz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder