Sağolsun pek sevdiğim bir dostum sayesinde Antik Yunan'a merak sardım. İyi ki de sarmışım, iyi ki de bu güzel insanı tanımışım. Bu yazıyı okursa kendisini bilecektir. Neyse biz gelelim konumuza... Tanrı'dan yoksun insan, özgür düşünen ve her türlü dogmadan kurtulan insandır. Hep söyledik yine söyleyelim; "Müminler başka kapıya. Bana inanan değil, düşünen insan gerek!" Zaten bu yazı da müminlere değil, düşünen ve sorgulama yetisini kaybetmemiş insanlara yazılmıştır.( Gerçi yazıyorsun da ne oluyor, suya yazı yazmaktan farkı yok. Biz yazalım da belki bir okuyanımız olur. Hem blogu yuvarlak hesap bugüne kadar 3000 kişi görüntülemiş. Vallahi sayıyı şişirmek için kendim girmedim.) Ama bu sloganımızı salt Tanrı'sız düşünce olarak algılamayalım. İnsanlığın bugüne değin süren gelişimi içerisinde Tanrı'yı da irdeleyelim. İnsanın yaratıcı aklının henüz bazı olayları bilimsel olarak açıklayamadığı bir dönemde yarattığı Tanrı fikri de elbet evrimsel sürece tabidir. Bin Tanrılı Hititlilerden bugüne tek Tanrılı insan sayısının ezici çoğunluğunu görüyoruz. İşte bu yazıda insan aklının bir ürünü olarak Prometheus mitini inceleyeceğiz. Ancak meselenin aslı şu ki insan aklının o dönem için yaratmış olduğu ve bugün "mit" olarak adlandırdığımız öykülere hayran olmamak mümkün değil. Hatta bu mitleri eğer gerçek bir çaba ile anlamaya çalışırsanız, altında gizli olan antropolojik, sosyo-psikolojik ve daha bir çok "-jik" gerçeklik ile yüzleşebilirsiniz.
Prometheus'un Hikayesi
"O çok eski zamanlarda, ne insanlara ne de dağın zirvesinde yaşayan Kudretli Varlıklara benzeyen iki kardeş yaşardı. Bu iki kardeş Zeus'a karşı savaşan ve yeraltı zindanlarına kapatılanlardan birinin çocuklarıydı.(Hesiados'a göre İapetos'un oğlu)
Nedendir bilinmez ama Zeus onları Titanlar ile birlikte yeraltı zindanlarına attırmadı. Prometheus bulutların arasında yaşamayı hiç düşünmüyordu. Bunu yapamayacak kadar meşguldü. O dünyayı hiç olmadığı kadar iyi ve akıllı hale getirme planları yapmaktaydı."
-

-
Prometheus insanların sefilliğine şahit oldu. Onları soğukta mağaralarında titrerken gördü. Yardım etmek ve onlarla yaşamak için aralarına karıştı. Ve sonra düşündü ki eğer insanlar ateşe sahip olsa en azından ısınır ve kendisine bir barınak ve aletler yapabilir. Zeus'a giden Prometheus ondan ateşi insanlığa vermesini istedi. Böylece insanlar uzun ve soğuk kış günlerinde rahat edebileceklerdi. Peki Zeus'un cevabı ne oldu? Zeus dedi ki " Bir kıvılcım bile vermem, asla olmaz! Neden vereyim ? Eğer insanlar ateşe sahip olursa bizim gibi güçlü ve akıllı olurlar. Sonra da bizi krallığımızdan atarlar. Bırakalım soğuktan titresinler ve hayvanlar gibi yaşasınlar. Bizim için en iyi onların zavallı ve cahil olmasıdır. İşte Tanrıların kibiri, ne kadar da insanca ne kadar da tanıdık.
-
Prometheus Olympos'a sırtını çevirdi. O kendini insanoğluna yardıma adamıştı."Dağın zirvesinde oturan zorbaya inat insanoğlu ateşe sahip olacak!" dedi... Velhasılı kelam Prometheus Güneş'ten çaldığı ateşi insanlara sundu. Onlara ateşi vermekle yetinmedi. Onlara bakır ve demir bulmak için yeri nasıl kazmaları gerektiğini, toprağı nasıl süreceklerini ve nasıl ekeceklerini, nasıl ev yapabileceklerini öğretti. İnsanoğlunun ne kadar mutlu olduğunu gördüğünde haykırdı; "Yeni bir Altın Çağ gelecek, eskisinden daha parlak ve daha iyi!"
-

-
İnsanlığın dostu Prometheus, Zeus tarafından yakalandı. Kafkas Dağları'nın zirvesine götürüldü. Zeus Hephaistos'a bu genç Titanı zincirlemesi için özel zincirler yaptırdı ve Prometheus dağın zirvesine zincirlendi. Zavallı Prometheus vahşi kartalların pençesinde paramparça oluyor, hergün yeniden eski haline dönüyor ve yine aynı acıyı çekiyordu. Ama en ufak bir acı belirtisi göstermeden tüm acılara dayandı. Ne merhamet için yalvardı ne de yaptıklarından pişman olduğunu söyledi. Ve insanlar bu yüzden Zeus'a lanet ettiler. Ve bir gün Prometheus çok güzel bir inek gördü. İneğe dedi ki "Kim olduğunu biliyorum, sen bir zamanlar mutlu ve güzel bir bakireydin ama şimdi zalim Zeus seni bu hayvani bedenle oradan oraya gezmekle lanetledi. Fakat ümidini kaybetme. Önce güneye git, sonra da batıya. Günler sonra Nil Nehrine varacaksın ve orada yeninden güzel bir bakireye dönüşüp o toprakların kralı ile evleneceksin. Ve bir erkek çocuk doğuracaksın, işte o çocuk beni zincirlerimden kurtaracak. Hadi git... Bana gelince, ben Zeus'un asla değiştirmeyeceği o günü sabırla bekliyor olacağım." dedi. Konuştuğu inek İo idi...Ve yıllar sonra Prometheus'u zincirlerinden kurtaracak olan ise Herkül...
-
Evet, Prometheus'un hikayesi devam ediyor ama biz burada bırakalım şimdilik. Ve Prometheus üzerine bir kaç söz söyleyelim. Prometheus bir Tanrı değil, Tanrılar döneminden önce hakim olan Titan soyundan geliyor. Tanrılar kadar güçlü olabilecekken tüm varlığını insanlığın altın çağına adamış bir Titan... Çektiği bütün acıları sessizce içine gömüyor. Yalvarmıyor, merhamet dilenmiyor. Dik başlı ve cesur... İşte size insanlığın dostu Prometheus'un öyküsü. Düşünün bakalım, acaba Prometheus gerçekten varolsaydı bugün insanlığa neyi getirirdi? Kendini ve diğer Tanrıları da yok ederek özgürlüğü mü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder