31 Ağustos 2009 Pazartesi

-Faust-


Goethe'nin Faust'unu tahmin ediyorum ki Türkiye'de 10 kişiden 3'ü biliyordur. Konusu benim için gayet ilginç bir kitap. Edebiyat dünyasınında kültleşmiş eserlerinden birisidir. Ama bilmeyenler için konusundan biraz bahsedeyim, belki okumayanların ilgisini çeker...


Oyunun baş kahramanı Faust, felsefeyi, tıbbı, doğa bilimlerini, teolojiyi araştırmış, gençlik ve olgunluk çağını yeryüzünün sırlarını çözmek için tüketmiştir. Faust'un bu arayışı Şeytan'ı (Mefistofeles) rahatsız etmektedir.(Belki duymuşsunuzdur Başsız Süvari efsanesi de bu konuyla paralellik gösterir.). Çünkü pek çok insanı felaketlerle yok etmesine, pek çok insanı dünyasal hazlarla uçuruma düşürmesine karşın, yeryüzündeki Faust adındaki doktor, akıl ve bilgi ile kendisine direnmektedir. Tanrı'dan Faust'u doğru yoldan çıkarmak için izin isteyen Mefistofeles,onun bunalımlar içinde olduğu bir gece karşısına çıkar ve Faust'a dünya hazlarını vaad eder.Bir iddiaya girerler. Mefistofeles, onun bilgi hastalığından kalbini kurtaracak, yaşatacağı en güzel hazlar karşısında Faust "Dur ey zaman,ne güzelsin!" diyecek olursa iddiayı Mefistofeles kazanmış olacaktır. Mefistofeles, Faust'u gençleştirir ve ona aşk duygusunu tattırır. Faust, bu duyguyu sadece Gretchen adlı genç bir kızdan çok ötede Helene idealine kadar hissedecek, ama her şeye karşın Mefistofeles'e beklediği cevabı vermeyecektir.


Goethe 18 yaşında başladığı bu kitabı 83 yaşında ölümünden kısa bir süre önce bitirebilmiştir. Kitap bugün de popüler kültür içerisinde sıkça rastladığımız "şeytan ile idaaya girme" temasını işler. Kitaptan güzel bi parçayla yazımı tamamlıyorum.(haftalık periodlarla kitap tanıtımları yapmayı düşünüyorum. Japonya'da 1 kişiye 25, Türkiye'de ise her 6 kişiye 1 kitap düştüğü gerçeğini hatırlarsak sanırım bu çalışma herkes için iyi olacak.)

----------------------------------------------------------------

Faust:zavallı şeytan, bana ne verebilirsin ki? yükseklere göz dikmiş insan bilincini,senin gibiler kavrayabilir mi hiç? sendeki gıda doyurmaz insanı.elindeki kızıl altın, cıva gibi avucunun içinden akıp gidersenin kumar masalarında kimse kazanmaz.daha sarılırken, başkalarına bakar göndereceğin kızlar.verecegin itibarın tanrısal gururu, kuyruklu bir yıldız gibikayar gider;bunları mi sunacaksın?göster bana bakalım,koparılmadan çürüyen bir meyveyi,hergün yeniden yeşillenen ağacı!


Mefistofeles :zavallı dünyalı!ben olmasaydımnasıl bir yaşantın olacaktı?imgelemin kuruntularındanseni kurtardığımı sanmıştım.ve ben olmasaydım, şimdiye kadar,bu dünya yuvarlağından çekip gitmiştin.mağaralarda, kayaların çatlaklarında,ne diye bir baykuş gibi oturuyorsun?niçin yiyeceğini bir kurbağa gibi,karanlık yosunların,ıslak taşların arasında arıyorsun?ne güzel, ne tatlı bir uğras!doktor hala yaşıyor içinizde...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder